Osmanlı ruhunun modern çizgilerde hayat bulduğu mekânda, eklektik ve bir o kadar harmonik bir tarz oluşturulmuş.
Ortaköy’de yaşadığım dönemlerde tam bir House Cafe müdavimiydim. Bu mekânın benim için diğerlerinden çok farklı yönleri vardı. Öncelikle hizmet güler yüzlü, profesyonel ve kaliteliydi; yemekleri görsel ve tatsal olarak lezzetliydi ve manzarası kendimi “İstanbul’da” hissettiriyordu.
Dekorasyonu özenliydi; müzik ve masaların düzeni sohbet etmeye elverişliydi. Farklı yerlerden gelmiş ve burada ağırladığım arkadaşlarım da çok keyif alıyordu.
Daha sonra bu alışkanlık farklı semtlerde yaşasam da devam etti ve ben Ortaköy House Cafe’yi bırakamadım. Geçen yaz sonu canım mis gibi naneli limonata çekip de gittiğimde ise House Cafe’nin yanına artık; aynı ismi taşıyan oteli de eklenmişti. Bina görsel olarak yalın olmasının yanında, tarihi dokusundan dolayı zengin bir havaya sahipti. Bu merakla Ortaköy House Hotel hakkında biraz araştırma yaptım ve otelin ayrıca Galatasaray ve Nişantaşı’nda da şubeleri olduğunu öğrendim.
House Group yenilikçi ve her çalışmasında daha da iyiyi yakalayan genç bir kadro. Ortaköy Bosphorus House Hotel ise en son çalışmaları ve o kadar başarılı ki The Sunday Times Travel Magazine’nin Avrupa’nın ilk 100 oteli sıralamasında 17. olmuş. Bu başarının sonucu olarak dünya starları da, açıldığından beri genelde burasını tercih ediyor. Ricky Martin Türkiye’ye geldiğinde 28 odalı oteli dört günlüğüne kapatmış.
2011 yazında hizmet vermeye başlayan House Hotel Bosphorus, Ortaköy meydanındaki tarihi Simon Kalfa binasında yer alıyor. Simon Kalfa, Osmanlı sarayına yaptığı onlarca mimari eserle tanınan, mimarların çoğunlukta olduğu Balyan Ailesi’nden geliyor.
Otel bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu; dört standart ve bir çatı odası var. Birinci katta konuk odalarının yanı sıra otelin restoranı, barı, spor salonu, masaj salonu, konferans salonu ve lobisi bulunmakta… Simon Kalfa, Balyan ve Fescizade adlı üç suit oda, isimlerini yapının tarihinden alıyor ve tüm boğazı gören açık terası da içine alan 5. kattalar. Ayrıca çatı katı süiti, jakuzi ve klasik küvet seçeneklerini de içinde bulunduruyor.
Tarihi mekânda mimari açıdan saray hissi uyandırılmaya çalışılmış, Osmanlı’dan izler var. Aynı zamanda modern çizgiler de bulunan mekânda, böylece eklektik ve bir o kadar harmonik bir tarz oluşmuş.
Bu tarihi mekân en az House Cafe kadar keyifli bir hale gelmiş ve keyif almasını bilenler için İstanbul’da yaşıyor olsalar bile, boğazın tadını doyasıya çıkarıp romantik dakikalar yaşamak için, harika bir alternatif haline dönüşmüş.
Leave A Comment