Yıllar önce sevdiceğim (topu topu 3 yıl) 84 model VosVos’ların bus olanlarından almış, kamp yapmaya, sürekli gezmeye merak salmıştı. O, VosVoscu yeni arkadaşlar, yeni yerler, yeni ortamlar derken ben durur muyum? Şeytan beni dürter, içten içe kıskançlık başlar, e tabi ben de yanında o camping senin, bu camping benim dolaşmaya başladım. Tam bir Ağustos Böceği kıvamındayım o dönem.Yaz dönemini şort, şıppıdık parmak arası terliklerim, sandaletlerim, ip askılı bluzum üzerine hava eserse diye göstermelik bir hırka, çantada da gece giymelik pijama niyetine şort, tişörtle geçirdik.
Kış geldi, çattı kapıya ve dıdıdı dııımmmmm! İlk kış kampımız. Kış kampını o güne kadar hiç tecrübe etmediğimden, bendeniz yine turist gibi elimi kolumu sallaya sallaya gittim. Sanki evden çıktım işe gidiyorum, üzerimde bir mont, bir de kışlık spor ayakkabılarım. İnsanların aksesuarlarına, ayakkabılarına, takım-techizatlarına hiçbir anlam veremedim tabi. (O anda içsesim bunların çok gereksiz olduğunu söylüyor bana)
Ama atalarımız çok haklı çıkıyor her seferinde. Karaman’ın koyunu gibi sonradan çıktı o takım-techizatın oyunu. Başladı yağmur yağmaya, sert rüzgar da cabası. Herkes açık havada çok mutlu, yemeğini yapıyor, çayını, çorbasını içiyor, muhabbetini ediyor. Peki ya ben? Soğuktan donmuş bir şekilde arabaya atıyorum kendimi. 2,5 saat tek başıma webastosu çalışan bir arabada insanlardan soyutlanıp oturdum. Aklımdan geçirdiğim şeyleri hissedip bir nevi bana ceza verdiklerini düşünüyorum, beni orada yalnız bırakarak. Hayır, sevdicek dışında bir allahın kulunun yanıma uğramaması başka türlü açıklanamaz çünkü =)
Sonrası ise yalnızlığa nazaran daha çekilebilir türde. Ayağımda yan VosVos’ta fazladan bulunan 46 numara kar botları, başka bir VosVos’tan bulunan ultra sıcak tutan mont. Beni görsen, sanki 150 kiloyum, bir de cüceyim. Göl kenarında yürürken beni kovalayan kazların gazabından kurtulamadım tabi, 46 numara ayakkabıyla koşmak biraz zor oluyomuş da. Bir de fotoğraflar var ki onları hiç sormayın. Sadece bizim makinamızda olsa neyse de 50 kişinin arşivinde duruyorum şu an o halimle.
Akıllanma evresine geçip, takım-techizat edinmem ise hiç zor olmadı. Eve dönüldü,hemen climactive montlar, pantolonlar, kar botları, termal içlikler… eksikler bir bir tamamlandı bende. Kışın göbeğinde hazır indirim varken, trekking ayakkabılarımı, sandaletlerimi, climactive şortlar, t-shirtler, vs… hepsini tamamlamam da cabası. Tamam, biraz abartmış olabilirim belki, onu da dişi yaratılışıma verin lütfen ;)
Sizin de şimdi fazla kilolarınız vardır, yaz geliyor tatil için alternatif planlar yapıyorsunuzdur. Kendinizi doğaya, dağa-bayıra atacaksanız lütfen tedbirli olun. Benim gibi (birazcık da olsa) rezil olmayın. Yerine göre uygun olan kıyafeti giyin, “ay buna ihtiyacım olmaz” deyip mesela bir su matarasına ağız burun kıvırmayın. Kısacası tedbirli olun diyorum.
Allah kimseyi kendi iç sesine rezil etmesin ;) Hoşçakalın…
Leave A Comment